-
-
Forrest Gump 1994
kitaptan uyarlanış stili, karakter gelişimleri, sinematografisi ve tom hanks'in muazzam oyunculuğu ile seyredilmeye değer, tabir-i caizse ölmeden seyredilmesi gereken, bir film. çoğu insana ilham olabilecek nitelikte mesajlar bulundurması; sizin alıp almayacağınıza bağlı olarak, etkileyici gücü olduğunu söylemek yanlış olmaz.
-
The Truman Show 1998
günaydın ve olur da görüşemezsek iyi günler, iyi akşamlar ve iyi geceler.
felsefik altyapısı ve sinematografisi haddinden fazla iyi işlenerek; sinema tarihine adını altın harflerle yazdırmış bir film. insana öğüt ve ilham verici bir çok toplumsal mesaj barındırdığı gibi; sistemin kölesi, bilinçsiz, sorgulamayan insana da eleştirel perspektiften bakmamızı sağlıyor. yüzünüze tokat gibi çarpan gerçeklerden keyif almanız dileğiyle.
-
Oldboy 2003
zanlımca hassas kişilerin kaldıramayacağı türde; sansasyonel bir film. intikam denilen bu vahşi duygunun aslında insanın bizzatihi şahsını çürüttüğünü, yok ettiğini yüzümüze çok sert çarparak anlatıyor. müzikleri ve sinematografisi ile unutulamayacak bir tat bırakıyor damakta. "iğrenç" ama unutulmayacak bir tat ;')
-
No Country for Old Men 2007
and then i woke up
filme salt bir aksiyon yapımı olarak yaklaşmanız sizi yanıltacaktır. gizemlerle dolu olan bu filme yüzeysel bakmak yerine daha geniş bir çerçeveden bakacak olursak eğer; aslında değişmeyen tek şey olan değişim ile birlikte oluşan yeni dünya düzeninin içerisinde kendine yer bulamayan ve kendisini dışlanmış hisseden emekli bir şerifin içsel kavgasının anlatılışını izliyoruz. filme dair bir çok varsayım mevcut. fenomenolojik olarak farklı okumalar yapılabilir.
-
Come and See 1985
Şuan ben bir film izlemedim. Acıya ortak oldum. Floria ile yiyip, Floria ile yatıp, Floria ile kalkmış, Floria ile beraber yaşamış gibi oldum. Sadece bir bakış, hissedilen onlarca duygu. Finali ile içinize düşecek ve hiç sönmeyecek bir ateş.
-
The Machinist 2004
iyi bir psikolojik gerilim filmi ile karşımıza çıkıyor christian bale. rol için 36 kilo vermen değer miydi, tartışılır :') filmin sürükleyiciliği zaman zaman düşüyor. hatta bazı sahnelerin sıktığını söylemek mümkün. ancak gereksiz görülen diyaloglar trevor'ın psikolojik durumunu daha iyi anlamamızı sağlıyor. zaten kurgusu ve gizemi itibari ile sizi içine çeken bir gücü var.
-
The Raid 2011
nefesinizi kesecek türden gerçekçi ve sürükleyici dövüş sekansları; kendi türünde bu filmi efsaneleştirmiştir. buram buram aksiyon içeren, akla ilk gelmesi gereken filmlerdendir kanaatimce. Uwais bu konuda rolünün hakkından fazlasını veriyor. salt bir aksiyon filmi arayanlar için birebir diyebilirim.
-
Popeye the Sailor 1933
çocukluğumdan beri Temel Reis'in büyük bir hayranıyım. bana o yaşlarda rol model olduğu için, ıspanağın faydalarını öğreterek alıştırdığı için minnettarım. bir sabah yatakta olduğumu hatırlıyorum; annem beni bulmak için odama gelmişti çünkü "Temel Reis TELEVİZYONDAYDI." o kadar mutluydum ki anlatamam.. benim için beklenmedik bir zevkti ve çok heyecanlanmıştım.
-
Elephant 2003
Gus Van Sant, o katliam gününün sıradanlığını, karakterlerin içinde bulundukları ruh halini çok iyi yansıtmayı başarmış. sıradan bir günün ardından gelen trajedi ancak bu kadar iyi anlatılabilirdi. farklı karakterlerin gözlerinden, tekrarlanan sahnelere atılan bakışlar; her birini tek tek gözlemlemek filmi oldukça ilginç kılıyor. lakin minimalizmin doruklarında gezinmek isterken de asıl vurgulanmak istenen konuyu bize sunamıyor. gençlerin şiddet eğilimlerini bizlerle paylaşmak isterken eşcinselliğe yönelik göndermeleri şüphesiz ki rahatsızlık verici boyuta ulaşıyor ve konuyu toplanmamak üzere dağıtıyor. filmde yönetmen hariç herkes,
kameramanlardan tutun oyunculara, amatör bir ekiple çalışılmış; takdire şayan. FİL isminin kullanılması bu hayvanın özelliği ile ilgilidir. hafızası en kuvvetli hayvandır; bu katliamı unutmak ve unutturmak istememektedir. -
Annie Hall 1977
Çok konuşan ama boş konuşmayan bir film bu. İkili ilişkileri, kadın ve erkek perspektifinden, mercek altına alarak göndermeler yapılıyor. Film sadece ikili ilişkileri değil, bütünüyle insan ilişkilerini de ele alıyor. İçerisinde gerçekten sağlam ve entelektüel diyaloglar mevcut. 1970’li yılların entelektüel ilişkilerine başarılı bir seyir diyebiliriz. Film, Woody Allen'ın en otobiyografik filmi olma hasebine sahip. Uzun diyaloglar üzerine kurulu, başarılı bir romantik/komedi filmi ile karşımızda. Aslında Allen New York'a düşkünlüğünü, kadınlara aşkını ve onları aldatma gerekliliğini, Hollywood'dan hem coğrafik, hem de endüstiyel olarak bir nefretini vurguluyor. Yer yer, bir çok sahnesinde beni güldürmeyi de başardı. ''Genel izleyici'' itibariyle sıkıcı bulunabilir, lakin mutlaka izlenmeligillerden.
-
La Jetée 1962
THE MASTERPIECE, THIS IS PURE CINEMA!
Sinema hakkında düşünme tarzınızı değiştirebilecek, saf sinemaya dair bir başyapıt. Marker'ın sinemanın görünüşte temel çekirdeği olan hareketli görüntüyü çıkarması, anlatım ve hikaye gelişimi için fotoğrafların kullanılması, dünyanın dışında fevkalâde bir şey olmuş. Şimdiye kadar ki en iyi kısa filmlerden birisidir kanaatimce. EĞER HALA İZLEMEDİYSENİZ, LÜTFEN GİDİN DERHAL İZLEYİN!
Newer