sena🪩’s review published on Letterboxd:
Sanırım izlememem gereken bir zamanda izledim bu filmi. Ya da tam zamanında mı izledim emin değilim. Çünkü depresyonla mücadele ettiğim bir dönemde calum'u izlemek çok karmaşık duygular yaşattı. Yaşadığı o melankoli halleri o kadar iyi anlatılmış biçimde geçti ki bana. Film bunu oldukça sade ve başarılı bir şekilde işlemiş. Sonda çalan Canan Erçetin şarkısında dendiği gibi: çok mu dertsiz duruyorum uzaktan bakınca...
Calum, kolunun nasıl kırıldığını dahi tam hatırlamayacak kadar hayattan elini eteğini çekmiş bir durumda. Filme sanatsal açıdan bakmak isteyen birçok kişi için o kol kırıklığı bile bir metafor gibi aslında. Kendisi de ne zaman kırıldığını hatırlayamıyor. Ve o alçıdan kurtulmaya çalıştığında kolunu kestiği gibi, kendisi de bu acıdan kurtulmaya çalıştıkça kendine başka acılar ekliyor. Ancak tüm bunların yanında kızını da çok seven ve ön planda tutan bir baba. Bunun için çabalıyor ve oldukça da başarılı oluyor bence. Beraber geçirdikleri tatilde bir tek ikisine şahit olmamız çok özel. Arada bahsi geçen anne figürünü tam görsek ya da başka karakterlerin de filmde çok rolü olsa sanırım bu ikili arasındaki o baba-kız hissiyatı bize bu kadar geçmezdi. Küçükken sophie gibi ben de gittiğimiz her tatilde böyle videolar çekmeye çalışırdım. O videoların bir çocuğun elinden olcağı şekilde her detayıyla yansıtılması örneğin zoomu tam ayarlayamaması kamerayı sürekli kendine doğrultması çekim sırasında çok oynatması vs olsun çok güzel düşünülmüştü.
Calum'un ise kızını ne kadar sevdiğini ve ona özel bir tatil sunmaya çalıştığını bilsek de kendi içinde bulunduğu o ruh halinin her daim izleyiciye geçmesi de hem oyuncu hem de yazar açısından taktir edilesi bir durum. Filmin bazı anlarında intihara meyilli davranışlar sergilemesi de tatilden sonra intihar mı etti düşüncesini uyandırabiliyor ki başta ben de öyle düşündüm. Ama net bir şekilde bunları cevaplamaması bile çok güzel. Belki de sophie babasını sonrasında doğal yollarla kaybetti, ya da bir kayıp durumu olmadı ancak sophie'nin oturup o yaz tatilinde geçirdikleri anılara tekrar bakması, babasının o zamanki yaşına yakın bir zamanda ve anladığımız kadarıyla onun gibi durgunlaşmış olarak onun gözünden bazı şeyleri anlamak istemesine neden olmuş gibi ve bu çok normal. Çünkü küçükken pek farkında değildi ama şimdi anlayabiliyor. Filmin başından bu yana gösterilen o dans eden kadının da kendisi olduğunu ve en sonunda o yaz tatilinde yaptığı gibi babasına sımsıkı sarıldığını görmek çok güzel sekanslardı.
Bu filmde oluşturulan o tatil anı bir baba-kızın anılarından ziyade şimdilerde görüşmediğiniz, hayatınızdan yitip gitmiş herhangi birisinin geçmişe dönüp baktığınızda anılarınızın üstünüzde oluşturduğu o hüznü anlatmaya dayalı bir metafor gibi düşündüm ben. Kendimi filmden sonra birçok böyle acı ama buruk tatlı bir anının içinde buldum. Calum'un doğum günü anılarının bile kötü olması, bunun üzerine sophie'nin antik kentin orda herkese doğum gününü kutlatması, ardından calum'un içten bir şekilde ağladığı sahne beni en çok etkileyen sahneydi sanırım. Birçok şeyden vazgeçmiş gibi duran, 40 yaşında nasıl olcağını düşünmeyi çoktan kesmiş bir adamın kızından aldığı bu jest, insanlar tarafından kısa da olsa gördüğü ve alışkın olmadığı o sevgi anı onu mutlu etmekten çok için için ağlamaya iten şeydi. Hayattan vazgeçmiş olan birisi için değer görmek artık pek de anlam ifade eden bir durum değildir. Ama kızına değer vermeye özen göstermekten kaçınmaması da muazzam olan nokta işte. Çünkü o sahnenin sonrasında kızıyla bir şeyler paylaşmaya daha istekli hale gelmesi, ne olursa olsun her şeyi onunla paylaşabileceğini ifade etmesi, beraber dans etmeye zorlaması, paloroid çektirmeleri kızına bir nevi o küçük an ve güzel yaz tatilleri için teşekkür niteliğinde gibiydi. Hele o paloroidin ekranda onlar konuşurken yavaşça netleşir hale geldiğini görmek de insanı bir değişik yapıyor. Sinemanın sanat dilini böylesi ince işlemesi çok güzel ve daha çok filmde görmemiz temennisiyle...
"Aynı gökyüzünün altında olmamız çok güzel. Mesela bazen gökyüzüne bakıyorum ve eğer güneşi görüyorsam, bu ikimizinde güneşi gördüğü anlamına geliyor. Yan yana olamasak da aslında hep beraberiz."